28 Haziran 2011 Salı

iz



ellerim yanağında gezinirken, gözlerin gözlerime saplanmış, sen bana öyle bakarken; değersiz ömrümün tüm küçük pırıltılarını tek bir büyük pırıltıya karşılık ortaya koyabilirim diye düşündüm. omuzlarının, saçlarının, memelerinin ve burnumu aralarına gömmeye doyamadığım kalçalarının karşısında duracak bir an aradım,bir anı, bulamadım.

"ojeleri dökülmüş tırnakların kadar harap güzelliğinedir hayranlığım. steril fanuslarda yaşanan hijyenik sevişmeler değil ki istediğim; en bakımsız yüzünle gel bana, en eski tişörtünle, uyandığın en kötü sabahlarda gel. yeter ki gel ulan! ellerim saçlarında dolaşsın, en tenha köşelerini keşfetsin dudaklarım, vajina sıvın bulaşsın kirpiklerime" dedim.

ah ama gelmedin sen sonra. sen gelmedin. ben de sürüye geri döndüm çaresiz. ne zaman biteceği belirsiz bir ömre servetler sığdırmaya çalışan birkaç aptalla yaptığım zoraki sohbetler esnasında gördüğüm bir boyun kırışığından seni hatırladım sonra. "afedersiniz dedim, kendimi iyi hissetmiyorum, izninizle"

pencerene geldim koşup, neydi o hatırlamaya çalıştığım kısım diye düşündüm önce, ah evet :

"hayır ingeborg
iz bırakmaz insanı
hiçbir iz bırakmadı beni
hiçbir iz onu bırakmadı
ve biz bu izlerle eskisi gibi olamıyoruz
eskisi gibi olunamayınca
ne öncesi gibi ne de sonrası gibi
olunamıyor
hiçbir zamanda olamamak
bunu anlamak "

anlamak önemliydi..... ama değiştirmek... aslolan buydu. merdivenleri çıktım, kapıyı çaldım. seni üzerinde pembe pijamalarınla, saçların gelişigüzel toplanmış halde, çıplak ayaklarınla mermere basarken görmek bile gecemi güzelleştirmeye yetebilirdi. ama kapı açılmadı. kapılar biz onların değerini anladığımızda çoktan kapanmış oluyorlardı, bunu biliyordum da, değerini ilk andan beri bildiğim bir kapının kapanması ?  can sıkıcıydı işte. sokağa çıktım, belki de yığıldım demeliyim. ağlayamadım. kötü bi şarap alıp eve döndüm.

balkona çıktım. bi sigara yakıp seni seyreder gibi seyrettim şehrin ışıklarını. sonra şiirin devamını hatırladım :

"ah ingeborg
martı çığlıklarıyla bile olsa
yırtılan ipek bir daha dikilemeyecek"